Ruhsal Enerji

Orjinalini görmek için tıklayınız: Sahte mürşidi nasıl tanırız?
şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orijinal sürümü göster.
Kâmil bir mürşid kimseyi dâvet etmez. Kâmil bir mürşid, kendisine müracat eden bir kimseyi mürîdliğe hemencecik de kabûl etmez. Yeteneğini ölçmeden, yeteneğini görmeden ona ileride bu hayatını da, âhiret hayatını zehir edecek yük yüklemez. Yâni, gittiniz bir mürşid gördünüz, fevkalâde zât dediler gittiniz, "Gel evlâdım! Seni mürîdliğe kabûl ettim. Bu geceden itibaren her gece 80.000 adet Kelime-i Tevhîd çekeceksin!"; yanından hemen uzaklaşın! 80.000 Kelime-i Tevhîd çekilmez. Çekilse bile insânı deli eder. Maalesef böylesi görülmüştür, bunu bilerek söylüyorum.

Biraz evvel, Allah râzî olsun, bir bardak su getirdiler içtik. İçinde 250 gr su vardı. Siz bunu Niyagara şelâlesi'nin altına koysanız ne olur? Bu bardağa gene 250 gr su dolar. Kâmil bir mürşid karşısındakini yeteneğine, kabına, hacmine bakarak ve ferâseti ile bunu idrâk ederek ona göre yükler. Yavaş yavaş arttırır. Bu bir "optimal zikri" bulma meselesidir. 707 adetten başlarsınız, 1000, 2000, 3000, en fazla 3500, 4000'e kadar çıkarsınız. Ama mühim olan oraya kadar çıkmak değil. Yavaş yavaş çıkarsınız, öyle bir an gelir ki, beklediğiniz müsemmâ o optimal zikirde tecellî eder ve ders hemen geçilir. İşte mühim olan o "optimal zikri" bulmaktır.

"Kâmil bir mürşid kendisine ve kâmil bir mürşidin mürîdânı da efendilerine hiç bir zaman kerâmet ve mûcizât izâfe etmezler". Kâmiller mûcizât ve kerametten kaçınırlar. O kadar kaçınırlar ki kendilerinden bir keramet zuhur etse bile tövbe edip gidip gusul abdesti alırlar. Çünkü, kerâmetin zuhuru bir dâvâ sâhibi olmayı gerektirir. Hâlbuki kâmiller dâvâ sâhibi değillerdir. Kendilerinden, kendi ihtiyarlarının dışında Cenâb-ı Hakk'ın lûtf-u keremi ile bir kerâmet zuhur eder de bunun farkına varırlarsa tövbe-i istiğfar ederler ve boy abdesti alırlar.

"Kâmil bir mürşid mürîdanını vergiye bağlamaz". Kâmil bir mürşid kendi elinin emeği ya da maaşı ile geçinir."Evlâdım gel, gel ama bizim dergâhın da bir sürü eksiği var. Sen ne kadar alıyorsun bakayım. On milyon mu? Onun bir milyonunu her ay bize getireceksin" demez. Yâhut hanım mürîdlerin elindeki altın halkalara/bileziklere göz dikip de, "Evlâdım o üç tanesi sana fazla. Bir tanesi sende kalsın, ikisini bize bırak" demez.

"Kâmil bir mürşid kendisini ilâhlaştırmaz". Kâmil bir mürşid ayaklarını öptürmez. Arda kalan suyunu içirtmez. Kendine secde ettirmez. Böyle kerih şeylerden uzaktır. Kâmil bir mürid, kendisini halktan gayrı tutmaz. Cenâb-ı Peygamber kendisini halktan gayrı tuttu mu? Kâmil bir mürşid Cenâb-ı Peygamber'in ahlâkı ile ahlâklanmıtır. Kendisi halktan ayrı tutacak hiçbir şekil, tavır, kıyafetle ortaya çıkmaz. Kâmil bir mürid kendisine de, evlâtlarına da yâni ihvânına da söz getirtecek bir davranış, bir biçim, bir kıyafet ittihaz etmez. Şimdilik hatırıma gelenler bunlar. Belki ilerde daha başkaları da gelir

__Alıntı__
Referans URL