Ruhsal Enerji

Orjinalini görmek için tıklayınız: Allah İle Kul Arasına Girilmez Fasa Fiso su
şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orijinal sürümü göster.
Sayfa: 1 2 3 4
ALLAH İLE KUL ARASINA GİRİLMEZ Mİ?

Cenâb-ı Hak buyuruyor ki, “Ey mü’minler! Allah’tan korkun ve ona (yaklaşmaya) vesîle-vâsıta-sebep arayın.”(7) Yani bana doğrudan değil, bir vâsıta, bir vesîle (aracı) ile gelin. Nitekim varlığını-birliğini, eşi-benzeri olmadığını, ibâdete hakkıyla lâyık olanın sadece kendisi olduğunu bizzat değil, bilvâsıta yani peygamberleriyle bildiriyor, öğretiyor... Ve ondan sonradır ki, kulunu mükellef tutuyor.
Ama o Allâh’ın kullarından bazıları da tutturmuşlar, “Allah’la kul arasına girilmez” nakaratını, zaman zaman tekrarlayıp duruyorlar. Halbuki bu söz, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat itikadına aykırıdır, temelden zıttır; Vehhâbilerin inanç esasları arasındadır. Onlar derler ki; “Tevessül, küfür ve şirktir. Peygamberlerden ve onların vârisleri olan kâmil ve mükemmil mürşidlerden, meleklerden, rûhânilerden medet ummak, şefaat-yardım dilemek küfürdür. Bu cümleden olarak tasavvuf bid’attir... Tasavvuf büyüklerini vesîle edinmek, onlara bağlanmak şirktir. Hatta, kabirleri ziyaret etmek de dalâlettir, küfürdür...”
Oysa Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat inancına göre, bütün bunlar meşru’ şeylerdir. Ve Müslümanları bu şekilde küfür ve şirkle itham etmek, -Allah korusun- insanı, “Kim bir Müslümanı tekfir ederse, muhakkak ki kendisi kâfir olur” hükmünün altına sokar.
Halbuki meseleyi basite irca edecek olursak görürüz ki; en başta Allah Teala ile kulu ve Resûlü arasına, bir melek olan Cebrâil (a.s.) giriyor. Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.) de, Allah Teâlâ ile diğer kulları arasına giriyor, vâsıta oluyor. Tarîkat şeyhleri gene öyle... Daha da aşağıya doğru inecek olursak, cemaatle kılınan namazda her imam, Allah ile kulları arasına giriyor.
Sözün özü;
Sünnet-i İlâhi böyle; yani Allâh’ın âdeti, kâinatta hüküm süren İlâhi kanunlar bu şekilde cereyan ediyor. Hatta dünya işlerimizde bile vâsıtasız nereye gidebiliyor, ne kadar mesafe alabiliyoruz? Doğrudan hangi yüksek makama çıkabiliyoruz?.. Dünya ise âhiretin enmûzecidir (örneğidir) mâlumunuz.
Ve yine, “Bir şeyin en büyük rüknünü-dayanağını inkâr etmek, o şeyin tamamını inkârdır.” Meselâ bir insan, “namaz inkâr edilmez ama, kıyâmın aslı yoktur” dese, bu adam namazın tamamını yani aslını inkâr etmiş olur.
Binaenaleyh İslâm’da vâsıta da, namazda kıyam gibidir, dinin en büyük rüknüdür. Şayet peygamberler (aleyhimüsselâm) gelmemiş olsaydı, insanların, hayvanlardan ne farkı kalırdı? Hatta, onlardan daha beter, daha sapık olurlardı. Canlı misâlleri ise, her an hepimizin gözleri önünde... Allah Teâlâ, ümmet-i Muhammed’i sapıtmaktan veya sapıttırılmaktan muhâfaza buyursun.
Meşhur hadîs âlimlerimizden İmam Hâkim’in Müstedrek’inde tahric ettiği ve sahih olduğunu kaydettiği bir hadîs-i şerifte, atamız Âdem aleyhisselâmın, hatasının afvı için Cenâb-ı Hakk’a; “Yâ Rabbî, eğer beni hâlen mağfiret etmemiş isen, Muhammed (s.a.v.) hakkı için afvımı diliyorum...” diyerek iltica ettiği ve bu vesileyle bağışlandığı bildirilmiştir. Yani
Demek ki bu mesele, ilk insan ve ilk peygamberden bu yana varolagelmiştir. Bu itibarla inkârı mümkün değildir.
Bu meseleyi, Hıristiyanlıktaki “ruhban” meselesi ile de asla karıştırmamak lâzım. Zira İslâm’da zaten ruhban sınıfı yoktur. Çok iyi düşünülmesi gereken bir mevzû... Çünkü, gâye ile vâsıtanın birbirine karıştırılması gibi bir durum ortaya çıkıyor. Halbuki ümmet için peygamber, müridler için mürşid, cemaat için imam, hatta talebe için hoca gâye değil, birer vâsıtadırlar. Hiçbir mü’min, vesîleyi ma’bûd olarak kabul etmez. Hiçbir zaman ona ibâdet ediyorum demez. Bilakis her zaman, “iyyâke na’büdü ve iyyâke nesteıyn” diyerek, yalnız Allâh’a ibâdet ettiklerinin ve yalnız ondan yardım istediklerinin şuurundadırlar.
Ve yine, “İlâhî ente maksûdî ve rızâke matlûbî” diyerek, maksatlarının Allah azze ve celle, isteklerinin de, onun rızâsı olduğunu daima ifade ederler.
Hâsılı mü’minler, vâsıtaların ancak, Allah Teâlâ’ya vuslatın keyfiyetini gösteren birer kılavuz olduklarına inanırlar. Bu itibarla, ikide bir, “Allah’la kul arasına girilmez” mücerred sözünün arkasına saklanıp, hâlis-muvahhid mü’minlere, “putperest-müşrik!” diyecek kadar ileri gidenlerin tuzağına düşmemek lâzım. Zira onlar, “putperest” değil, bilakis “Hüdâperest”tirler.
Sûret-i Hakk’tan gözükerek, bu iddiayı ortaya atanların delilleri de pek gülünç. İşi, döndürüp dolaştırıp hemen Hıristiyanlıktaki ruhban sınıfı meselesine getiriveriyorlar. Oysa, yukarıda da temas ettiğimiz gibi, İslâm’da böyle bir sınıfın mevcudiyeti bahis konusu bile değildir. Bu sebeple, “Delilleri iddialarından bozuk, örümcek ağından daha zayıf” tabirlerini kullanmak, inanıyoruz ki çok yerinde olur. Çünkü, bunlara mukabil bizim ortaya koyduğumuz deliller; âyet, hadîs ve Allah dostları olan âlimlerin icmâıdır.
Ancak, “Bazan göz, herhangi bir illetten dolayı Güneş’in ışığını göremez, inkâr eder… Ve yine ağız, bazan bir hastalıktan dolayı, yediği-içtiği gıdaların tadını alamaz” sözü uyarınca; inkârcı, inatçı ve bid’atçiler tarafından çeşitli eserlerde, yalan-yanlış sözler sarf edilmiş olabilir.
Kanaatimizce bunların eğrilik ve doğruluğunu araştırmak da, “tedkik mumu”nu hiç söndürmediğini düşündüğümüz siz ilim ve fikir adamlarına düşer. Binaenlayeh mahut söz, İslâm’a yapılan en büyük iftiralardan ve sokulmak istenen en büyük bid’atlerden birisidir.
Maaleesef bazı aydınlarımız ve de devlet büyüklerimiz, bu söze, -mal bulmuş mağribî gibi demiyeyim- bir mârifetmiş gibi yapışıp, çeşitli vesilelerle dillerine ve kalemlerine pelesenk edip duruyorlar. Ve yine üzülerek müşahede ediyoruz ki, bir tahkik (aslını-esasını araştırıp soruşturma) lüzumunu dahi hissetmiyorlar.
Kısacası her Müslümanın, lüzumuna inandığı bir mesele ile alakalı olarak bildiklerini, dilinin döndüğü kadar söylemesi, elinin tuttuğu kadar yazması icap ettiğine inandığım için, bu hususlarda bir şeyler yazmaya gayret ettim. Mutlaka benim de kusurlarım vardır, olmuştur. Bu sebeple son sözüm, eskilerin tabiriyle, “Huz mâ safâ, da’ mâ keder” olacak. Yani; doğruları alın, hatalı olanları terk edin.
Cenâb-ı Hak, ümmet-i Muhammed’i dosdoğru olan kurtuluş yolundan, Ehl-i Sünnet câmiasından ayırmasın, yapmakta olduğumuz hayırlı iş ve yararlı hizmetlerde başarılı kılsın, bütün amel ve ibadetlerimiz rızâsına uygun eylesin
İyi bilin ki, halis din yalnız Allah'ındır. Onu bırakıp da başka dostlar edinenler, "Biz onlara sadece, bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz" diyorlar. Şüphesiz Allah ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez.(Zümer-3)

Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız. (Kaf-16)

Nimet içinde yüzen o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. (Müzemmil-11)

Beni, yarattığım kişiyle başbaşa bırak. (Müddessir-11)
krn Nickli Kullanıcıdan Alıntı:İyi bilin ki, halis din yalnız Allah'ındır. Onu bırakıp da başka dostlar edinenler, "Biz onlara sadece, bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz" diyorlar. Şüphesiz Allah ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez.(Zümer-3)

Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız. (Kaf-16)

Nimet içinde yüzen o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver. (Müzemmil-11)

Beni, yarattığım kişiyle başbaşa bırak. (Müddessir-11)


yani_????
bende şöyle inanıyorum eğer mevla kulla kendi arasına bır vasıta koymasaydı
ey habibim sen olmasaydın ben bu alemi yaratmazdım sözünün muhatabına konuşmak için cebraili aracı kılmazdı
ve alimlerin hayatlarını okuduğumuzda mutlaka bir vasıtayla mevlaya ulaşmışlar ve onlar kulluğun en alasını yaşamışlar
hangi ders olursa olsun ilim almak için bir öğretmene bir hocaya ihtiyacımız olduğu gibi mevlada vuslat bulmamız için bir rehbere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum

agat

Rasulullah (s.a.v.) zamanında mü'minlere eziyet eden bir münafık vardı. Bazı mü'minler:
"Şu münafığın şerrinden korunmak için Allah'ın Rasulü'nden yardım isteyelim." dediler. Durumdan haberdar olan Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Benden yardım istenmez, yardım yalnızca Allah'tan istenir." (Taberani, Heysemi Mecmeuz-zevaid: 10/159, Ahmed: 5/317.)Önce Allah dan yardım istendiginde Yaradan bişekilde isterse yardımcı gönderir ama gönderdigine baglanılması şirktir .herşey Allahtandır .
Allahla kul arasına AHLAKEN girilmez. Kimse kimsenin ahlak bekçisi değildir.

Kuranda ne yapılması gerektiği açık seçik yazıyor. Hadislerdede Kurandaki hükümlerin yaşam koşularında peygamber efendimiz sav tarafından örneklendirilmesi mevcuttur.

Aklı olan insan bunları gözlemler ve Allah ile olan ilişkisi doğrultusunda uygulamaya çalışır. Tabi ki bunlar yine Allah'ın dilemesiyle olur.

Sen bana gelipte Allah kuranda böyle söylemiş hüküm budur dersen eyvallah. Sadece hükmü hatırlatmış olursun. Ama gelipte sen ahlaken doğru bir yol üzerinde değilsin deyipte bizatihi zatıma yönelik sen yanlışsın doğru budur dersen, o zaman işler değişir. Ben yanlış bi yoldaysam beni saptıran Allahtır. Sen Allahın işine müdahele edemezsin. Ben doğru yoldaysam hiayete erdirende Allahtır. Bunun hakkındada yorum yapamazsın. Yapmaya çalışırsan Allahın mutlak iradesi altında bulunan El Kadir ismi şerifinin tecellisiyle alakar olan Kader kavramını eleştirmiş olursun, buda gizli şirke girer.

İslamda kişinin zatına yönelik eleştiri yapılamaz. Yalnızca Kuranın hükümleri ortaya atılarak hatırlatılır. İsteyen bu ortaya atılan şeye gelip bakar, alır, uygular. İsteyende umursamaz.

O sebeple Allah ile Kul arasına kimse giremez. Kainatın efendisi peygamberimiz sav bile sadece hatırlatmakla yükümlü olduğu kuranda açıkça yazıyor. Hayatındada kimsenin ahlaki yaşantısına karışmamıştır. Sadece bilgiyi vermiştir isteyende gelip bu doğru bilgiye tabi olmuştur.
zaten bu ifadenin kullanılması peygamberler de aradan çıksın diye söylenmiyor ki. yani en azından ben öyle anlıyorum. evet allahımla benim arama kimse giremez. haşa peygamberimiz için değil ki bu düşünce. senin benim gibi insanlar çıkıyor bilip bilmeden ahkam kesip duruyor. yani elimde kuran var, önümde kılavuzum var. niye başka birine ihtiyaç duyayım ki. allah bana da akıl vermiş idrak ettiğim ölçüde inancımı yaşarım. ha kafam basmıyorsa eğer zaten bana birşey lazım değil ki. koyun gibi birilerinin peşine takılıp herşeye kafa sallayacaksam insan olduğumdan birşey anlamam. tabiki hatalarımız oluyor ama öğreniyoruz. yüreğime sindire sindire öğreniyorum. iyi mi ediyorum kötü mü ediyorum onunda hesabını yine ben vereceğim.
fatiha süresi 5. sadece sana ederiz kulluğu ,ibadeti ve sade senden dileriz yardım inayeti ya rabb.allah insasnı sadece kendisine kulluk etsin diye yarattığını kuran da bildiriyor.ibadetime allahın dışında kimseyi katmam ben sadece ona kulluk ederim.
azcık düşünülse aslında gerçek çat diye çıkacak ortaya , şimdi o zaman ben derimki madem kul Allah a direk olarak varabiliyorsa ~ Neden araya K.kerim giriyor Neden Allah ı Anlamak için K.kerim İndir Rabbimiz ? Çünkü Bu akıllar İle Ona VArılamaz. ..

Neden Peygamberler gelmiş ? HAdi siz Gidin Rabbinize bakalım Resuller gelmese idi Nasıl anlardınız rabbinizi ..?

şeyhe rabıta yapmak ona tapmak demek değildir. . . dünyada herşey başka bir şeye rabıta yapar. Ay güneşe rabıta yapar (hem öyle rabıta ederki : Güneşin nurunu alırken adeta yok olur. ve görünmez ne zamanki rabıtası biter akşam olunca ortaya çıkar ve sabah aldığı nuru geceleyin yeryüzündeki ; Akşamları kendine rabıta yapanlara dağıtır..)
Güneşte Arşı alaya rabıta yapar Ve geceleri arş tan nurunu alırken adeta ölü gibidir.. yok olur... ama gündüz oluncada yeryüzüne nurunu dağıtır.... arşı ala da C.allah a rabıta yapar.. nurunu oradan alır..

Priz leri düşünelim ; Bir trafo vardır, Ve trafodan cıkan Ana kablo vardır O kablo bir eve girer evde küçük küçük kablolara ayrılır , bir lambaya girecekse ona önce bir ayar daha çekilir ve uygun olan voltajda elektrik verilir lambaya . ama trafodan gelen elektrik direk olarak verilmez. eğer direk verilse ev patlar. yanar.. insanın kalbide böyle dir.. insanı bırak mahlukat bile böyledir.daima güneş gören memleketlerde veya 6 ay kış olup güneşten nurunu alamayan memleketlerde ne kadar farklar vardır meyve sebzeler bakımından.. anlayana bir ibret daha.

yanlış anlasılmasın ben demiyorumki herkes bi şeyhe tabi olsun kafa sallasın.. böyle bişey yok.. ama bilmeden başkalarına kafir demek te uygun değildir.
Kur'an rehber olarak gönderilmiş.Rehbere, rehber aranmak için değil.Madem peygamberler gelmiş tarikat şeyhleri, din adamı diye Müslümanlara hükmeden sınıflar da olabilir diyorsunuz yanlış mı anlıyorum?Şimdi bunlar direkt cennete de girerler - Allahım sen gönderdin, bu aciz ,,akılsız kulların anlamadılar ben aracı oldum/düzelttim bir güzel beyinlerine kazıdım-Demek ki Kur'an açıklayıcı değilmiş.

Dini her şeyden evvel bu evliya etiketli çapulculardan, cennetin vizesini veren münasebetsizlerden, Allah adına konuşan haddini bilmezlerden kurtarılmalıdır.. bilgisi kıt, geleneklerin esiri olmuş halkı hikayeleriyle kandırarak, din diye kapkaranlık, içinden çıkılmaz, çelişkilerle dolu bir hayat tarzının içine sokmaktadırlar. üstelik bu din bezirganları, dinin tekelinin kendilerinde olduğunu zannetmekte ve kendileri dışındakileri “Sen kim oluyorsun ki din adına konuşuyorsun” diye susturmaya ve bir tek kendilerini dinlenir kılmaya çalışmaktadırlar.

Kim neye isterse ona tapsın; fakat bu dinin/kuran''nın emri gibiymiş millete pompalamak ve aksini savunanlara uzaydan gelmiş gibi davranmak komik olur.
Bence bu başlık fasa fiso olmuş...
Allah size şah damarınızdan daha yakınım demişken ben kendi şah damarıma neden aracı koyayım?
Allahtan ayrı görmüyorsam kendimi, neden ona çok uzaklarda ötelerdeymişcesine seslenmek için vasıta isteyim?
Ya Rabbi dediginde kul , kulunu duyamayan bir Allahtanmı söz ediyorsunuz siz? Ya Rabbi dediğinizde sesinizin duyulmasından emin mi değilsiniz yoksa?
Allaha kim ne kadar yakın Allahtan gayrısı bilemezken Allaha kim kimi yaklaştırır siz nereden biliyorsunuz?
Allah ile kul arasına girenin Kuran oldugunu söylemeniz bazı şeyler hakkında bakış açınızdan kuşku duymama sebeb olmuştur...
Kuran Allah kelamıdır, Allah kelamı Allahı anlayabilmemiz içindir Allah ile iletişime geçmek için değil...
Neticede; Kalbimi ellerinize alamazsınız bu yüzden de Allah ile arama giremezsiniz... Girilemez.
Lethe Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Bence bu başlık fasa fiso olmuş...
Allah size şah damarınızdan daha yakınım demişken ben kendi şah damarıma neden aracı koyayım?
Allahtan ayrı görmüyorsam kendimi, neden ona çok uzaklarda ötelerdeymişcesine seslenmek için vasıta isteyim?
Ya Rabbi dediginde kul , kulunu duyamayan bir Allahtanmı söz ediyorsunuz siz? Ya Rabbi dediğinizde sesinizin duyulmasından emin mi değilsiniz yoksa?
Allaha kim ne kadar yakın Allahtan gayrısı bilemezken Allaha kim kimi yaklaştırır siz nereden biliyorsunuz?
Allah ile kul arasına girenin Kuran oldugunu söylemeniz bazı şeyler hakkında bakış açınızdan kuşku duymama sebeb olmuştur...
Kuran Allah kelamıdır, Allah kelamı Allahı anlayabilmemiz içindir Allah ile iletişime geçmek için değil...
Neticede; Kalbimi ellerinize alamazsınız bu yüzden de Allah ile arama giremezsiniz... Girilemez.

güzel seyler yazmıssın kardesım ancak bu sözlerını allah sevgısının kalbınde olduguna bır delıl ve dayanak yapıp kuranın emırlerını yapmamana bır delıl ve Allah rasülünün sünnetı senıyyesını terke delıl olarak kullanıyor ısen sunu kafana elmas ve altın ıle yaz..
sızler Allahı sevdıgınızı ıddaa edıyorsunuz o halde Allah ın da sızı sevmesını ısteyeceksınız onun sızı sevmesı ıcın ıse Allahın en cok sevdıgı zat olan peygambere benzemelısınız(a.s.v.)sız ona benzemıyorsanız Allah da sızı sevmez sızın sevgınız de yalandır(ayetı kerıme mealı)
sımdı Allah ın emırlerını yapmadan yasaklarını terketmeden bem Allah ı kalbımle sevıyorum dıyerek sünnetı terk ederek emır ve yasakları hıce sayanlar bu aptalca hareketlerı ıle kendılerını kandırmaktan baska ne yapmaktadırlar..hasa Allah ı mı kandırmaktadırlar..
tabıı bazılarının kalplerı ve ruhları o kadar yüce kı peygamber efendımızı (a.s.v.) bıle gecmıstır onların yüksek ruhlarının ne namaza ne de ıbadete ıhtıyacı yoktur hasa onlar sankı Allah ın kulu degıl hasa arkadasıdır..onların emırlerle ve yasaklarla ısı olmaz ..tuh sızın akılsız aklınıza..
bu ayet hangi süreden .ben bulamadım kuranda .bir şey yazıyorsan kaynağınıda belirtmek zorundasın. müslümanlar tarikat şeyh vs vs kurandan ve kuranın ruhundan uzaklaştırıldı.kimse kul ile allahın arasına giremez çünkü kul allahın nurundan yaratıldı.
m_k Nickli Kullanıcıdan Alıntı:bu ayet hangi süreden .ben bulamadım kuranda .bir şey yazıyorsan kaynağınıda belirtmek zorundasın. müslümanlar tarikat şeyh vs vs kurandan ve kuranın ruhundan uzaklaştırıldı.kimse kul ile allahın arasına giremez çünkü kul allahın nurundan yaratıldı.

Kardeşim kafirlerde mi allahın nurundan yaratıldı acaba_?

Eğer öyleyse o nur nasıl asi olup cehenneme gider???


derya

ayrıca sertyumruk örnek verilen ayetin hangi surenin kaçıncı ayeti olduğunu bende merak ettim. öğrenebilirmiyiz acaba ?
Sayfa: 1 2 3 4
Referans URL