Ruhsal Enerji

Orjinalini görmek için tıklayınız: Zulmetten çıkıp nura girdim
şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orijinal sürümü göster.
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), oğlu Abdullah (radıyallahü anh)
kumandasında bazı Acem kalelerini fethetmek üzere 4000 kişilik bir atlı ordu
göndermişti. Abdullah ibn-i Ömer (radıyallahü anh) şöyle anlatıyor :


Acem diyarında bir kaleyi kuşattık. Onların komutanları çok güzel bir
kadındı. Bu kadın bulunduğu yerden bir gün cengi seyrederken, askerlerimizden
yakışıklı bir genç gördü. Tavırları, hareketleri kraliçeyi adeta büyüledi ve o
gence vuruldu. Hemen o delikanlıya hemen birini gönderdi. Elçi o gence dedi
ki:"Kraliçe soruyor: Sen benim, bende senin olabilmem için sana bir yol
bulabilir miyim?" O delikanlı elçiyle geri haber yolladı:"Evet! bunun için iki şart var, kalenin dışını bize teslim edeceksiniz, içini de O' na teslim edeceksiniz." Kraliçe elçiyi tekrar gönderdi. Elçi :"Kalenin dışının teslimini anladık. Fakat kalenin içinin teslimini anlayamadık" diye sordurdu. O, delikanlı cevaben :"Kalbini Allahü Teâlâya teslim edip O' nun vahdaniyyetini tasdik edeceksin" dedi. Haber kraliçe' ye ulaşınca son derece heyecanlandı ve etkilendi. Derhal bir topluluk göndererek delikanlıya bildirdi ki;"Askerlerini kaleye yerleştir. Ben sana kapıları açtım." Askerler kaleye girdi. O genç kraliçenin huzuruna çıktı ve İslam' a davet etti. Bunun üzerine kraliçe dedi ki :"Sen de takdir edersin ki ben yüksek himmet sahibi bir kraliçeyim. Senin askerlerinin içinde senden yüksek, daha rütbeli kimse var mıdır? Onun önünde Müslüman olmak istiyorum." Delikanlı : "Evet ! Bizim kumandanımız ve büyüğümüz Emir' el Mü' minin oğlu Abdullah var." Kraliçeyi Abdullah İbni Ömer' in (radıyallahü anh) huzuruna çıkardılar. Kraliçe onun önünde durdu. Abdullah (radıyallahü anh) ona İslam' ı arz etti ve iman' a davet etti. Kraliçe aynı şekilde O' na da sordu : "Takdir edersiniz ki ben yüksek himmet sahibi bir kraliçeyim. Müslümanlar içinde senden daha yüksek bir kimse var mıdır?" "Evet ! Babam Emir' el Mü' minin Ömer İbni Hattab (radıyallahü anh) vardır." Kraliçe kendisini Hazret-i Ömer' in (radıyallahü anh) huzuruna götürmelerini ve onun önünde Müslüman olmak istediğini belirtti. Bunun üzerine Abdullah İbni Ömer' in kraliçeyi askerleriyle ve bir çok malıyla birlikte kaleden çıkartarak Hazret-i Ömer' e (radıyallahü anh) gönderdi. Kraliçe hiç durmadan dinlemeden yola devam etti. Hazret-i Ömer' e (radıyallahü anh) ulaşınca:"Ey mü' minlerin Emiri ! Burada senden daha büyük biri var mıdır?" dedi. Hazret-i Ömer' e (radıyallahü anh):"Evet! Allah' ın Resulü Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) vardır" dedi. Ve Ravza-i Mutahharayı işaret ederek "Kabri Şerifi budur" deyince kraliçe :"Vallahi onun huzurundan başka hiçbir yerde Müslüman olmam!" dedi. Kraliçe, Ravzai Mutahharaya gittiğinde orada saygıyla durdu. Resulullah Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) manevi huzurunda edep ve
vakarla oturup "Eşhedü en La ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden
abdühü ve Rasulühü diyerek müslüman oldu
ve sonra gözyaşları
içerisinde:"Zulmetten çıkıp nura girdim. İmanımı isyanların kirletmesinden
korkuyorum. Seni bize Hak Peygamber olarak gönderen Rabbinden iste de, bir daha
O' na asi olmadan tertemiz bir şekilde benim ruhumu kabzetsin" diyerek başını
Resulullah Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) kabrinin eşiğine koyarak
bir müddet öylece kaldı ve o halde vefat etti. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)
kadının bu güzel halini gözyaşlarıyla seyretti ve onun yıkanıp kefenlenerek Baki
kabristanlığında eshabın arasına defnedilmesini emretti.

(alıntı)
Referans URL